Av. Muhammed Küçük, Genel Af Düzenlemesine İlişkin Önemli Açıklamalarda Bulundu
Türkiye gündeminde geniş yankı uyandıran “genel af” tartışmaları, hukukçular ve siyasetçiler tarafından farklı açılardan ele alınmaya devam ediyor. Bu kapsamda, deneyimli ceza hukuku avukatlarından Av. Muhammed Küçük, son günlerde kamuoyunu meşgul eden genel af düzenlemesine dair önemli açıklamalarda bulundu. Küçük, söz konusu düzenlemenin hukuki boyutunu, toplumsal etkilerini ve uygulanabilirliğini detaylarıyla değerlendirdi.
“Genel af, devletin vatandaşına sunduğu en büyük ceza hukuku yetkisidir”
Av. Muhammed Küçük, genel affın yalnızca hukuki bir işlem değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir tercih olduğuna dikkat çekti. Açıklamasında, “Genel af; devletin cezalandırma hakkından, yani kamu davası açma ve ceza infazı yetkisinden tamamen veya kısmen vazgeçmesidir. Bu yönüyle genel af, devletin vatandaşına sunduğu en büyük ceza hukuku yetkisidir” ifadelerine yer verdi.
Küçük, genel afların genellikle olağanüstü dönemlerde, toplumsal barışın sağlanması, cezaevi doluluk oranlarının azaltılması veya siyasal uzlaşı süreçlerinde gündeme geldiğini belirterek, “Bugün Türkiye’de bu düzenlemeye ihtiyaç olup olmadığının çok iyi analiz edilmesi gerekiyor” dedi.
“Toplumsal hassasiyetler dikkate alınmalı”
Av. Küçük, genel af düzenlemelerinin kamu vicdanını zedelememesi gerektiğini vurguladı. Özellikle terör, cinsel suçlar ve kadına yönelik şiddet suçlarının kapsam dışında tutulmasının önemine değinen Küçük, “Her af düzenlemesinde toplumun ortak vicdanı dikkate alınmalı. Af, cezaların affı değil, suçun affı anlamına gelir. Bu nedenle hangi suçlar kapsam dışında kalmalı sorusuna çok hassas yaklaşmak gerekir” dedi.
Özellikle mağdur haklarının korunmasının da altını çizen Küçük, “Bir yanda suç işlemiş kişi için yeni bir başlangıç imkanı sağlanırken, öte yanda mağdurların yaşadığı travmalar unutulmamalıdır. Hukuk devletinde adaletin terazisi dengeli olmalıdır” diye konuştu.
“Cezaevlerindeki yoğunluk tek başına af gerekçesi olamaz”
Türkiye’de cezaevi kapasitesinin sınırları zorladığı bir dönemde af tartışmalarının artmasının doğal olduğunu ifade eden Küçük, bu durumun tek başına af için yeterli bir gerekçe olamayacağını söyledi. “Evet, cezaevlerinde ciddi bir doluluk söz konusu. Ancak bu, af düzenlemesi için tek başına yeterli bir zemin oluşturmaz. Yapılması gereken şey, ceza infaz sistemini daha rasyonel hale getirmektir” diyerek alternatif çözüm önerilerini de dile getirdi.
Av. Muhammed Küçük, özellikle infaz düzenlemelerinde reform ihtiyacına vurgu yaptı: “Koşullu salıverme sürelerinin gözden geçirilmesi, açık cezaevlerinin fonksiyonunun artırılması ve denetimli serbestliğin daha etkili kullanılması cezaevlerindeki yoğunluğu hafifletmek için daha sürdürülebilir çözümlerdir.”
Küçük, genel af gibi toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir düzenlemenin siyasi çekişmelerden uzak, ortak akılla ele alınması gerektiğini savundu. “Bu tür düzenlemeler sadece bir partinin değil, TBMM çatısı altındaki tüm partilerin ortak iradesiyle hayata geçmelidir. Genel af, toplumsal bir sayfa açmak için bir fırsat olabilir. Ancak bu fırsat yanlış değerlendirilirse, geri dönüşü zor toplumsal yaralar açabilir” dedi.
Aynı zamanda bu tür yasal düzenlemelerin kamuoyuna açık, şeffaf ve katılımcı bir süreçle yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Küçük, “Toplumun güvenini kazanmanın yolu, alınan kararların gerekçesini açıkça anlatmak ve sürece sivil toplumun da katkısını almaktır” ifadelerini kullandı.
“Geçmişteki aflar dikkatle incelenmeli”
Av. Muhammed Küçük açıklamasının sonunda, Türkiye’nin geçmişte çıkardığı af yasalarının sonuçlarının iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti. “1991, 2000 ve 2020’de çıkarılan af ve infaz düzenlemeleri sonrasında suç oranlarının kısa vadede arttığı görülmüştür. Bu, afların bazen caydırıcılığı zayıflattığını da göstermektedir. Geçmişten ders çıkararak hareket edilmelidir” dedi.
Hukuki denge ve toplumsal barış birlikte gözetilmeli
Genel af düzenlemesi, Türkiye’nin sadece hukuki sistemini değil, sosyal yapısını da doğrudan etkileyecek bir adım olarak ön plana çıkıyor. Av. Muhammed Küçük’ün değerlendirmeleri, bu sürecin aceleye getirilmemesi, kamu vicdanını zedelemeyecek biçimde tasarlanması ve tüm paydaşların katılımıyla şekillendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Toplumsal barışı ve adalet duygusunu pekiştirecek bir af düzenlemesinin ancak bu şartlar altında mümkün olabileceği açıkça görülüyor.